paylaşım
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

paylaşım

paylaşım mı arıyorsun işte sitesi tam karşında
 
AnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Atatürk'ün Yaptığı yenilikler

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
tayfun01
Üye
Üye
tayfun01


Mesaj Sayısı : 8
Kayıt tarihi : 08/12/08
Nerden : adana-seyhan

Atatürk'ün Yaptığı yenilikler Empty
MesajKonu: Atatürk'ün Yaptığı yenilikler   Atatürk'ün Yaptığı yenilikler Icon_minitimePtsi Ara. 08, 2008 12:54 pm

Atatürk'ün Yaptığı Yenilikler

Atatürk’ün ilke ve gerçekleştirmiş olduğu devrimleri Atatürkçü düşünce sistemi içerisinde inceleyebiliriz. Atatürkçülük: Esasları Atatürk tarafından belirlenen; devlet hayatına, fikir hayatına, ekonomik hayata, toplumun temel kurumlarına, devletin rejimi ve işleyişine ilişkin gerçekçi fikirlere ve ilkelere Atatürkçülük denir. Atatürkçülük;Türk milletinin,bu gün ve gelecekte tam bağımsızlığa, huzur ve refaha sahip olması, devletin millet egemenliği esasına dayandırılması, aklın ve bilimin rehberliğinde, Türk kültürünün çağdaş uygarlık düzeyi üzerine çıkarılması amacını hedef alır (İlköğretim Atatürkçülük ve İnkılap Tarihi 8.Sınıf Ders Kitabı).

Türkiye Cumhuriyeti’nin güçlenmesi ve gelişmesi Türkiye Cumhuriyetinin her türlü tehlikeye karşı korunabilmesi için Atatürkçülüğün bilinmesi ve bunun hayata geçirilmesi gerekir. Çünkü Türkiye Cumhuriyetinin temeli Atatürkçü düşünce sistemidir. Atatürk’ün 6 tane ilkesi bulunmaktadır. Bunlar:



1. Cumhuriyetçilik: Cumhuriyet halkın yönetime katılması ve milli iradenin egemenliğidir. Atatürk’ün deyimiyle; “Cumhuriyet rejimi demek demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir.”

2. Milliyetçilik: Milli birlik ve beraberlik anlamına gelmektedir. Atatürk milliyetçiliğinde ırkçılık yoktur. Atatürk milliyetçiliği ülke birliği ve ortak geçmiş ve geleceği öngörmektedir.

3. Halkçılık: Cumhuriyetçiliğin ve milliyetçiliğin doğal bir sonucudur. Halkçılık herkesin kanun önünde eşit olmasını öngörmektedir.

4. Laiklik: Din ve devlet işlerinin ayrıldığını öngören laiklik din ve vicdan özgürlüğüdür. Temel bir ilke olan laiklik akıl ve bilimi esas alır.

5. Devletçilik: Ekonomik , kültürel ve sosyal kalkınmada devlete düşen görevleri belirlemek için Atatürk’ün koyduğu temel ilkelerden biridir. Bu ilkenin amacı Türk toplumunu çağdaş uygarlık refah düzeyine yükseltmektir.

6. İnkılapçılık: Yenilik değişiklik ve çağdaşlık demektir. Atatürkçülüğün inkılap anlayışı eskiyi, kötüyü kaldırıp yerine yeniyi, iyiyi ve güzeli koymaktır. Bu anlayış, sürekli olarak çağdaşlaşmayı kapsar.

Atatürk’ün ilkelerini incelediğimizde bunların bazı ortak özelliklerinin olduğunu gözlemleriz. Bunları kısaca açıklamak gerekirse şu sonuç ortaya çıkar. Atatürk ilkeleri toplum ihtiyacından doğmuş akla ve mantığa dayanır. Türk toplumunda bu ilkeler hem sözle söylenmiş hem de pratikte uygulanmıştır. Bu ilkeler günümüzde etkinliklerini koruya bilmişse bu, ilkelerin toplum tarafından benimsendiğinin bir göstergesidir. Bu ilkeler bir bütündür. Yani bir vücudu oluşturan azalar gibidir ve bölünemezler. Atatürk ilkelerini bütünleyen ilkelerde bulunmaktadır. Bunlar :

a) Milli egemenlik

b) Milli birlik ve beraberlik

c) Akılcılık ve bilimsellik

d) Çağdaşlılık ve batılılaşma

e) İnsanlık ve insan sevgisi

f) Özgürlük ve bağımsızlık

g) Yurttta sulh cihanda sulh

Bu ilkelerin hepsi de farklı olmasına rağmen hepsinin temelinde yenilikçi bir anlayış yatmaktadır.

MİLLİ EĞİTİM


Eğitim, bir insanın kabiliyet ve davranışlarını geliştirmek, toplumun iyi değerlerini benimsetmek için yapılan işler ve uygulanan yollardır. Millî eğitim, bir milletin genç nesillerini o milletin maddî ve manevi değerlerinin gösterdiği hedefler içinde, ideal insan tipi olarak, yönlendirme ve yetiştirmedir. Eğitimin konusu insandır. Eğitime önem veren toplumlar, huzur ve kalkınma için gereken en önemli yatırımı yapmış sayılırlar. İyi bir vatandaş, ancak iyi bir eğitim sayesinde yetiştirilebilir.

Eğitimde geri kalan toplumlar, gelişme ve ilerleme sürecini yakalayamazlar. Ailede başlayan eğitim, okullarda devam eder ve insan hayatının her dönemini kapsar. Eğitim, bir ülkede millî birlik ve beraberliğin sağlanmasında en önemli unsurdur. Ülke kalkınması, ancak eğitimde birlik sağlanması ile gerçekleştirilebilir.

Her yenileşme hareketinin başarısı, eğitim alanındaki başarıya bağlıdır. Kalkınmanın, akıl ve bilimin önderliğinde gerçekleşeceğine inanan Atatürk, millî eğitime büyük önem vermiştir.

Hiçbir devlet kurucusu Atatürk kadar eğitime önem vermemiştir. Atatürk bir sözünde "Maarif vekili olarak, millî irfanı yükseltmeye çalışmak en büyük emelimdir." demiştir. Başka bir konuşmasında "Eğitimdir ki bir milleti ya hür, müstakil, şanlı, âli bir heyeti içtimaiye hâlinde yaşatır veya bir milleti esaret ve sefalete terk eder." diyerek eğitime verdiği önemi dile getirmiştir.

Memleket sorunlarının çözümü ancak iyi bir eğitimle mümkündür. Eğitim ve öğretimdeki gelişme düzeyi bir toplumun kalkınmışlığının aynasıdır.
Eğitim, çağdaş ve millî değerlere bağlı olmalıdır. Millî değerlerden yoksun bir eğitim, millî birlik ve beraberliğin kurulmasını zorlaştırır. Geri kalmışlık zincirini kırmak, Atatürk'ün gösterdiği hedefler doğrultusunda çağdaş ve tarihini unutmayan nesiller yetiştirmekle mümkün olur.

Atatürk, eğitimin yabancı fikirlerden, etkilerden uzak ve millî değerlerimize uygun olmasını istemiştir. Bu konuyu "Bugüne kadar izlenen eğitim ve öğretim yöntemlerinin milletimizin tarihsel gerilemesinde en önemli etken olduğu kanısındayım. Onun için ulusal bir eğitim programından söz ederken eski devrin boş inançlarından, toplumsal yapımızla hiç de ilgisi olmayan yabancı fikirlerden, doğudan ve batıdan gelebilen tüm etkilerden tamamen uzak, ulusal özelliklerimizle ve tarihimizle uyuşabilen bir kültür kastediyorum." sözleriyle belirtmiştir.

Eğitimin çağdaş ve bilimsel olması gerektiği konusunda ise şunları söylemiştir: "Evet, milletimizin siyasal ve toplumsal hayatında, milletimizin zihinsel eğitiminde de rehberimiz ilim ve fen olacaktır. Okul sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki Türk milleti, Türk sanatı, ekonomisi, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir. Gözlerimizi kapayıp tek başımıza yaşadığımızı düşünemeyiz. Yurdumuzu bir çember içine alıp dünya ile ilişkisiz yaşayamayız. Tersine, gelişmiş ve yükselmiş bir ulus olarak uygarlık alanı üzerinde yaşayacağız. Bu yaşam ancak bilimle, teknikle olur. Bilim ve teknik nerede ise oradan alacağız ve her yurttaşın kafasına koyacağız. Bilim ve teknik için sınır ve koşul yoktur." Eğitimde kalkınma bir milletin topyekün kalkınması demektir.

Atatürk, Kütahya ilimize yaptığı bir gezide öğretmenlere "Memleketimizi,
toplumumuzu gerçek hedefe, mutluluğa eriştirmek için iki orduya ihtiyaç vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri milletin geleceğini yoğuran irfan ordusu. Bu iki ordunun ikisi de hayatîdir. Bir millet savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuna bağlıdır." diye seslenerek eğitimin bir milletin hayatındaki önemini belirtmiştir.

Bir devlet, eğitim çağındaki kuşaklara, iyi ve kötüyü, kalkınmayı, millî birlik ve beraberlik ülküsünü ancak eğitimle verebilir. Eğitimine önem vermeyen milletlerin kalkınmaları mümkün değildir.

Genç kuşaklar, güçlü bir millî eğitimle, gerektiğinde millî menfaatler konusunda kendi çıkarlarını hiçe sayan, her türlü fedakârlığı yapmaya hazır bir ruhla yetiştirilmelidir.


TEVHİD-İ TEDRİSAT KANUNU VE MEDRESELERİN KALDIRILMASI



Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde, diğer kurumlar gibi eğitim kurumları da büyük bir çöküntü içinde idi. Osmanlı Devleti'ndeki eğitim kurumları olan medreseler, Kuruluş ve Yükseliş dönemlerinde gerek eğitim kadrosu, gerekse programları bakımından çok ileri bir seviyedeydi.
Fakat 17. yüzyıldan itibaren, devletin diğer kurumlarındaki gerilemeye paralel olarak eğitim kurumları da geriledi.

Devletin yıkılışını önlemek amacıyla yapılmaya başlanan yenilikler çerçevesinde, eğitim kurumları da yeniden düzenlendi. 18. yüzyılın sonlarında ordunun subay, teknik eleman ve doktor ihtiyacını karşılamak üzere, çağın gereklerine uygun okulların açılmasına başlandı. Tanzimat Dönemi'nde, askerî okullardan başka, Avrupa'dakilere benzer modern eğitim kurumları açıldı. Medrese ve modern devlet okulları dışında, kendi dillerinde eğitim yapan azınlık ve yabancı okulları da vardı. Bu okullarda okutulan farklı dersler sebebiyle ayrı duygu ve düşünce, değişik kültür ve davranışa sahip insanlar yetişti. Bu uygulama, ülkede millî kültürün gelişmesine büyük ölçüde engel olmaktaydı. Bu sebeple millî bir kültür oluşturulamıyordu.

Kurtuluş Savaşı'nın amacı millî birliğin sağlanması ve çağdaşlaşma olduğu için, Osmanlı eğitim sistemi devam ettirilemezdi. Daha Kurtuluş Savaşı yıllarında Mustafa Kemal, eğitim konusunda da çalışmalara başlamıştı. 16 Temmuz 1921'de yaptığı bir konuşmada millî kültürün önemi ve gerekliliğinden bahsederek, eğitim ve kültür konusundaki bölünmüşlüğün kaldırılmasını savundu. Osmanlı Devleti'nde var olan, mektep-medrese ayrımının kaldırılacağını söyledi. Eğitimin yaygınlaştırılarak bilgisizliğin yok edilmesi gerektiğini vurguladı.

Büyük zaferden sonra çağdaş bir eğitim sisteminin kurulması için düşündüklerini uygulamaya koydu. Bu amaçla Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 3 Mart 1924'te Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği) Kanunu kabul edildi. Bu kanunla, medreseler kaldırıldı ve Türkiye Cumhuriyeti sınırlan içindeki bütün okullar, Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlandı. Böylece eğitim kurumlarının bir çatı altında toplanması ve eğitimin millî bir nitelik kazanması sağlandı.

2 Mart 1926'da maarif teşkilâtı hakkındaki kanun kabul edildi. Bu kanunla lâik eğitime uygun, ilk ve ortaöğretim programlan belirlendi. Eğitim hizmetleri, modern bir hâle getirildi. Bundan sonra millî ve lâik eğitimi yaygınlaştırmak için, hızla ilkokullar, ortaokullar, liseler ve yüksek okullar açıldı. Bunların yanı sıra meslek okulları da açıldı. İlkokul zorunlu hâle getirildi.

Eğitim ve öğretimde çağdaş ülkeler seviyesine çıkmak için yeni programlar geliştirildi. Atatürk, Türkiye'de millî eğitimin kuruculuğunu da yapmış oldu.


YENİ TÜRK HARFLERİN KABULÜ

Cumhuriyet Dönemi'nin en önemli inkılâplarından birisi de Harf İnkılâbı'dır.
Türkler, tarih boyunca değişik alfabeler kullanmışlardır. Türklerin kullandığı ilk alfabe, Göktürk Alfabesi'dir. Bu alfabe aynı zamanda ilk millî alfabemizdir. Bundan sonra Uygur Türkleri kendilerine mahsus bir alfabe kullandılar. İslâmiyet'in kabulünden sonra Arap Alfabesi kullanılmaya başlandı. Arap harfleri, Türk Dili için uygun değildi.

İlerlemenin önündeki en büyük engel cehaletti. Milleti bu durumdan kurtarmaya kararlı olan Mustafa Kemal, kurtuluşun yolunu da şu sözü ile gösterdi: "Büyük Türk milleti, cehaletten az emekle kısa yoldan ancak; kendi güzel ve asil diline kolay uyan böyle bir vasıta ile sıyrılabilir. Bu okuma yazma anahtarı ancak Lâtin esasından alınan Türk alfabesidir."

Okur-yazarlığı yaymak ve cehaleti kısa zamanda gidermek için, Atatürk'ün emriyle bir komisyon kurulup yeni Türk alfabesi hazırlandı. Harf İnkılâbı'nın ilk müjdesini Mustafa Kemal 8 Ağustos 1928'de, İstanbul'daki Sarayburnu Parkı'nda halka şöyle duyurdu: "Arkadaşlar, bizim güzel ahenkli zengin dilimiz yeni Türk harfleri ile kendini gösterecektir. ... Yeni Türk harflerini çabuk öğrenmelidir. Vatandaşa, kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya öğretiniz. Bunu vatanperverlik ve milliyetperverlik vazifesi biliniz. Bu vazifeyi yaparken düşününüz ki bir milletin, bir toplumun yüzde onu okuma yazma bilir, yüzde sekseni bilmezse, bundan insan olanlar utanmalıdır."

Bundan sonra yeni Türk harflerinin yaygınlaştırılması için bir seferberlik başlatıldı. Başöğretmen Atatürk, yurt seyahatine çıkıp, kara tahta başında yeni Türk harflerini vatandaşlara öğretti. Ankara'da toplanan öğretmenler birliği kongresinde, öğretmenler, Atatürk'ün açtığı bu yeni yolda sabırla çalışacaklarına ant içtiler. Üç ay gibi kısa bir zamanda inkılâp gerçekleşti,

1 Kasım 1928'de, yeni Türk harflerinin kabulüne ilişkin kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edildi. Kanunun kabul edilmesinden sonra geniş halk kitlelerine okuma yazma öğretmek üzere "Millet Mektepleri" açıldı.

Atatürk, Millet Mektepleri Başöğretmeni ilân edildi (24 Kasım 1928).
Böylece, eğitim ve kültür hayatımızda yeni bir dönem başlamış oldu
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Atakan42
YÖNETİCİ
YÖNETİCİ
Atakan42


Mesaj Sayısı : 22
Kayıt tarihi : 02/11/08
Yaş : 29
Nerden : İstanbul

Atatürk'ün Yaptığı yenilikler Empty
MesajKonu: Geri: Atatürk'ün Yaptığı yenilikler   Atatürk'ün Yaptığı yenilikler Icon_minitimeÇarş. Ocak 07, 2009 5:50 pm

Teşekkürler . Bilinmesi gereken şeyler bunlar
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://paylasim.4umer.com
 
Atatürk'ün Yaptığı yenilikler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Mustafa Kemal Atatürkün Hayatı

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
paylaşım :: Kültür Sanat Bölümü :: Atatürk , Ve Hayatı-
Buraya geçin: